Site Language: EN
SerendipiteFinding a $20 bill on the street was pure serendipity.
Sokakta 20 dolarlık bir banknot bulmak tam bir tesadüftü.The occurrence of happy or beneficial events by chance.
Winning the lottery felt like a moment of serendipity.
Piyangoyu kazanmak, bir tesadüf anı gibi geldi.Their meeting was a serendipity that changed their lives.
Onların tanışması hayatlarını değiştiren bir tesadüftü.The discovery of penicillin was a great serendipity for medicine.
Bu yeni ilacın keşfi, tıp için büyük bir tesadüftü.happy serendipity
mutlu tesadüfunexpected serendipity
beklenmedik tesadüfserendipity of events
olayların tesadüfüchance
fluke
coincidence