Site Language: EN
heyecan vericiThe news is exciting everyone.
Haber herkesin heyecanlanmasına neden oluyor.Present participle of excite; to cause strong feelings of enthusiasm.
The movie is exciting the audience.
Film, izleyicileri heyecanlandırıyor.Her story is exciting everyone in the room.
Onun hikayesi odadaki herkesi heyecanlandırıyor.The game is exciting fans all over the world.
Oyun, dünyanın dört bir yanındaki hayranları heyecanlandırıyor.exciting news
heyecan verici haberlerexciting events
heyecan verici olaylarexciting opportunities
heyecan verici fırsatlarthrilling
stimulating
invigorating
heyecan vericiThe movie was very exciting.
Film çok heyecan vericiydi.Causing great enthusiasm or eagerness.
The game was really exciting.
Oyun gerçekten heyecan vericiydi.She found the book exciting to read.
Kitabı okumak onun için heyecan vericiydi.The concert was an exciting experience.
Konser heyecan verici bir deneyimdi.exciting news
heyecan verici haberlerexciting adventure
heyecan verici maceraexciting opportunity
heyecan verici fırsatthrilling
stimulating
invigorating