Site Language: EN
yoğunThe forest was very dense with trees.
Orman ağaçlarla çok yoğundu.Having a lot of things close together; not spread out.
The crowd was dense at the concert.
Konserde kalabalık çok yoğundu.The fog was so dense that I could barely see.
Sis o kadar yoğundu ki neredeyse göremiyordum.The book was dense with information.
Kitap bilgi doluydu.dense forest
yoğun ormandense population
yoğun nüfusdense fog
yoğun sisthick
compact
crowded
yoğunThe scientist studied the dense of the material.
Bilim insanı malzemenin yoğunluğunu inceledi.A substance that is dense.
The rock was very dense and heavy.
Kaya çok yoğun ve ağırdı.She poured the dense liquid into the glass.
Yoğun sıvıyı bardağa döktü.The dense fog made it hard to see.
Yoğun sis görüşü zorlaştırdı.dense material
yoğun malzemedense population
yoğun nüfusdense forest
yoğun ormanthick
heavy
compact
