Site Language: EN
çekişmeliThe meeting became contentious when they discussed the budget.
Bütçeyi tartıştıklarında toplantı çekişmeli bir hale geldi.Likely to cause disagreement or controversy.
The debate turned contentious over the new policy.
Yeni politika üzerine yapılan tartışma çekişmeli hale geldi.Their relationship became contentious after the argument.
Tartışmadan sonra ilişkileri çekişmeli hale geldi.The article sparked a contentious discussion online.
Makale, çevrimiçi çekişmeli bir tartışmaya yol açtı.contentious issue
çekişmeli konucontentious debate
çekişmeli tartışmacontentious relationship
çekişmeli ilişkicontroversial
disputed
arguable
tartışmalıThe contentious issue divided the community.
Tartışmalı konu toplumu ikiye böldü.Involving a lot of arguments or disputes.
The contentious debate lasted for hours.
Tartışmalı tartışma saatlerce sürdü.Their contentious relationship made family gatherings uncomfortable.
Tartışmalı ilişkileri aile toplantılarını rahatsız ediyordu.The proposal sparked a contentious discussion among the members.
Öneri, üyeler arasında tartışmalı bir tartışma başlattı.contentious topic
tartışmalı konucontentious debate
tartışmalı tartışmacontentious relationship
tartışmalı ilişkicontroversial
disputed
arguable